Geçen haftanın en çok konuşulan isimlerinden biriydi Ajda Pekkan. Harbiye Açık Hava’daki konserinde protokolde oturan bir grubun erkenden kalkıp gitmesine sinirlenerek sahnede esip gürledi.
Öyle haklıydı ki Süper starımız. Benim de hayatta nefret ettiğim insan türleri bunlar: Konser, ödül töreni ve cenaze töreni bitmeden gidenler…
Seni adam yerine koyup, kıymet verip konserde en ön sıraya buyur etmişler. Beğenmediysen, sabredeceksin. Yok eğer yetişmen gereken bir yer varsa mazeret beyan edip hiç gelmeyeceksin. Onca emek harcayan değerli bir sanatçının konsantrasyonunu ve moralini bozmaya ne hakkın var?
Aldığı ödülü kapar kapmaz, kendinden sonrakileri izleyip alkışlamaya tenezzül buyurmadan koşa koşa salondan kaçanlar da aynı saygısızlar.
Peki ya cenaze törenlerine sadece fotoğraf ve röportaj vermek için gelen sonra da ne duaya ne defin törenine katılmadan sıvışan ünlülere ne buyrulur?
İşte o yüzden bu saygısızlara sahneden hadlerini bildirme yürekliliğini gösteren Ajda’ya “Helal olsun” diyorum.
15 Temmuz’a kaç şehit verdik?
Hepiniz 152 diyorsunuz değil mi? Hayır efendim, bunun en az 10 katını şehit verdik. Nasıl mı? Anlatayım:
152 sadece o gece vatanını, bayrağını korumak uğruna göğsünü kurşuna siper eden kahramanlarımızın sayısıydı. Ama o güne kadar asker ve polis üniforması giymiş hainlerin yüzünden binlerce vatan evladı hayatından oldu. Hedef saptırıp teröristler yerine dağı taşı bombalatan sözde komutanların kolladığı o teröristler meydanlarda bombalar patlattı, alçak pusular kurdu. Emniyet yetkilisi sandığımız şerefsizlerin yüzünden vatanseverler sinsice infaz edildi. İftiraları kaldıramayıp kalbi duranları, kanser olanları, kendi kafasına sıkanları saymıyorum bile…
15 Temmuz’dan sonra meydanlarda patlayan tek bir bomba, tek bir saldırı, suikast gördünüz mü? Peki ne gördünüz? Nokta atışıyla itlaf edilen terör elebaşıları, sınır ötesinde sürü sürü sarı torbaya konulan soysuzlar, ele geçirilen bombalar, silahlar, çuval çuval uyuşturucular, çökertilen çeteler, enselenen mafya babaları, paketlenen uyuşturucu baronları…
Şimdi anladınız mı 15 Temmuz’a gerçekte kaç şehit verdiğimizi?
İlerisi deniz!
Burcu Biricik’in oynadığı son reklam filmini izlediniz mi? Kızımız önce hostes olarak kabinde banka kartının otel, yemek, kuaför vs. avantajlarını anlatıyor. Sonra bir de bakıyoruz ki bizim Burcu pilot koltuğunda uçağı uçurmaya hazırlanıyor. Ardından bankanın sloganı ekrana yazılıyor: “İlerisi deniz…”
Eh, olacağı o zaten. Hostes uçağı kullanmaya kalkarsa ineceği yer pist değil, deniz olur tabii…
Mourinho farkı
Fenerbahçe’nin başına geçen Portekizli hoca Jose Mourinho belli ki işe stattaki top toplayıcı çocukları eğiterek başlamış. Çocuklar, dışarı çıkan her topun öyle çabuk ve doğru şekilde oyuna girmesini sağladılar ki, Fenerbahçe bu yolla en az üç tehlikeli fırsat yarattı.
Bu arada Rıdvan ve Alex’ten yıllar sonra Fenerbahçe’ye ilk kez “sırf onu izlemek için para verip maça gidilecek” bir futbolcu geldi. Teknik Direktör Mourinho’nun, alınmasını ısrarla istediği Maximin…
Yetenekleri “maksi”, egosu “mini” bu oyuncudan belli ki bu sezon çok söz edeceğiz.
Şeref kürsüsü
Antalya’da yoldaki kedinin mazgaldan su içmesi için tramvayı durdurup bitirene kadar bekleyen vatmana da helal olsun.
Zap’tiye
Filenin Sultanları’nın olimpiyat macerası bittiğine göre tekrar pazar filesinin derdine düşebiliriz…
Ne demiş?
“Merhamet acımak değil, acıtmamaktır.” (Sosyal medyadan)
Haber Kaynak : SABAH.COM.TR
“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”
EKONOMİ
03 Aralık 2024GÜNDEM
03 Aralık 2024SPOR
03 Aralık 2024GÜNDEM
03 Aralık 2024SPOR
03 Aralık 2024SPOR
03 Aralık 2024GÜNDEM
03 Aralık 2024